Piyango
PİYANGO


İskambil kâğıdından isteriz; sağlık, iş, hayırlı bi’ kısmet. Kahvenin tortusundan, avuç içindeki çizgilerden, yeni haftadan, doğum gününden, yeni yaştan...

Çocukken uğur böceğinden isterdik; uçurtma, bisiklet ya da uzaktan kumandalısından afili bir araba.

Geceleyin kayan yıldızdan isteriz; göktaşını bile boşa savmaz, elinin artığı kurudan diriden bi’şey dileriz mutlaka.

Geçtiğimiz yıllarda tosuncuktan diledik; internette koyun, kuzu, tavuk, dana besledik. Kıran girdi kaybettik hayvanları ama, olsun Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaşta internete çiftlik kuran bi’ besici edindik.

Çalışarak, didinerek, akılla, mücadeleyle, azimle herkes kazanır; iş kestirmeden varmak hedefe. Bu sebeple çaput bağlayıp ev isteriz ceviz ağacının dalından, sulamak yerine.

Bebek isteriz nefesi kuvvetli hocadan.

Yanağa düşmüş kirpikten, iki adaş arasında olmaktan dileriz en imkânsız hayallerin gerçekleşmesini. Allah’ın papatyasını yolunmuş tavuğa çevirip; çiçeğe sorarız sevip sevmediğini. Papatyanın bilmediğini sevdiceğin bilecek değil ya.

Astrolojiden bekler yengeç gelecek güzel günlerin haberini.

‘‘Sevgili Yengeç, 29 Aralık’ta Jüpiter balık burcuna geçtiğinde elinden kaçan tüm fırsatlarla yeniden tanışacaksın. Hayatın bir altın tepsi sunduğunu düşün. Bu kez şansını çok iyi değerlendirmelisin.’’

Yazan ablanın parmaklarına kurban olur, mutlu olur yengeç ama, evde oturmaktadır. Kulağı kirişte şansın kapısını çalmasını bekler tuzlu çekirdek eşliğinde.

Ne var ki alacaklısı tıklatır kapısını yengecin. Ne yapmalı? Kendini Akdeniz’in serin sularına mı salmalı? Belki de yükseleni akreptir, valideyi arayıp tam doğum saatini yeniden sormalı. Bi’ hata var bu işte ama tam olarak neresinde?

O şansı bulmak için zihnimizi çalıştırmayı göze alır, yerine göre sabaha kadar düşünürüz.

Düşünmek bizim işimiz.

Tavla oynarken bile sıktığı yumruğunun tersini öpüp zarlarla konuşan, onları motive eden insanlarız biz. ‘‘Hadi yavrum!’’ deriz. Düşeş gelsin isteriz.

Kafamıza, alnımıza, omzumuza ya da ağzımıza sıçınca kuş; piyangocudan bilet isteriz. Bunun için mutlu olur, üste cebimizden para öderiz.

Kafasına sıçıldı diye bilet alıp, amorti çıkınca sevinen tek millet biziz. Kaç gündür asgari ücrete yapılan zam konuşuluyor. Üzülmeyin, yarın bir gün Reis çıkar: ‘Bu millete bu kadar zam reva mı, artırın biraz.’ der.

Oyalı yazmaları elimize dolar meydanlarda halay çekeriz.


Ersan Yıldız




Dön Gel Kârhanesi'ni okumak için tıklayın

Çay'ı okumak için tıklayın

Sığır'ı okumak için tıklayın

Garantisi Var'ı okumak için tıklayın


Lütfen Açar Mısınız Kapıyı? kitabını satın almak için tıklayın



Yorum Yap