Kadın
KADIN


Bir şairin dizesine ya da aforizmasına en sevdiğin yazarın... Metaforuna bulaşmadan yapraklara dadanmış sonbaharın.


Eylülün gamına, filtrenin dibine dayanmış ateşin çıkardığı acı dumana, içinin en dibine çöreklenmiş tortunun dökülen yanına lüzum olmadan başlayabileceğin yazıdır kadın. Kadehinin içine konuşlanmış anasona boca ettiğin buz gibi suyun, oracıkta peyda ettiği bembeyaz dalgadır kadın.

Kadın;

Şiirdir, yeşilindir kadın fındık dallarında, ilkbaharda; geçerken Amasra’dan göz hakkında. Öyle asil, öyle yeşildir kadın, görebilirsen incir yaprakları arasında.

Mektuptur kadın; kalbinin kızıl saçlı bacısına yazdığın... Bursa’dan, cezaevinden teselli edeceğindir kadın, istenirken idamın.

‘‘Daha dava ilk adımında ve bir şalgam gibi koparmıyorlar kellesini adamın. / Haydi bunları boş ver, bunlar uzak ihtimal...’’ diyeceğindir kadın.

‘‘Paran varsa bana bir fanila bir de don al. / Tuttu yine bacağımın siyatik ağrısı. / Ve unutma ki, daima iyi şeyler düşünmeli bir mahpusun karısı.’’

Nağmesi arasından fışkıran notadır kadın. Onun için çıkacağındır, içini dökeceğindir kâğıda, hürriyetin anlamıdır kadın;

Demir parmaklıklar arkasında kalan adama.

Taşa vurur kendini kadın...

İster topuğu ol kilit taşlarına çarparak çekip giden ayakların, ister kayası ol sana doğru çağlayan coşkun suların;

Sana bırakır tüm seçenekleri kadın.

Vals da yapar, alıp birasını tek başına belediye bankından denizin ışıltısına da dalar, geçirip önlüğünü boynuna pilav üstü etli kuru da yapar.

Senden daha az sınırsız değildir kadın.

Öyle çiçek böcek de değildir. Seyahat çantası olmadığına göre, kimsenin kimseye emaneti de değildir;

İnsandır kadın.

Bilirsen yarenliğini, yoldaştır kadın. Verebilirsen derdini, sırdaştır kadın. Dayayabilirsen başını boynuna;

En güzel yerinde durmuş zamandır kadın.

O bir ay’dır sen kara gece... ‘gel’ dersin. Can senindir, ama ona ‘al’ dersin. Şerbet diye zehir de verse, ‘bal’ dersin.

Takılırsın Turgut Özakman’ın tellerine ‘‘Ben bozkırım, sen yağmursun gel hadi.’’ dersin.

Yeşertir;

Filizlenmek isteyen kuru dala candır kadın.

Ömründe bir kez olsun bir kadın tarafından sevilmemiş, gözlerinin dibine; en dibine aşkla bakılmamış ‘adama’ yüktür kadın.

Traktör lastiğinin sübap kapağı kadar hayata / insanlığa faydası olmayan kazmaya, saptır kadın.

Kadın, Zübeyde Hanım’dır…

Bi’ evlat doğurur, alır kadını süründüğü yerden, omuzlar üstüne çıkartır.

Hazır lafı açılmışken:


İstanbul Sözleşmesi yaşatır.




Ersan Yıldız
4 Eylül 2020



Ücretsiz Kitap Kampanyasından haberdar olmak için aşağıdaki linke tıklayın:


Yorum Yap