Hakikat tektir. Gel gör ki bin türlü yoldan varılabilir hakikate. Fakat sadece yolda yolcu olanlar içindir tüm varışlar. Yolcu, yoluna sadık ise yolun eriştiği konak da yerinde durmakta ve yolcularını beklemektedir. Sorun şudur ki hemen her yol, kendini en olgun ve doğru yol olarak gösterir. Dolayısıyla her yolun kendine has söylemleri mevcuttur. İlmî olarak ifade edilen her konu, kişileri çeşitli felsefi, dinî ve ideolojik yollara, yorumlara doğru götürür. Her yol, kendinin en doğru olduğunu ispat edebilmek için evrensel ve toplumsal ahlaka, barışa en uygun söylemleri kullanır. Söylemler o kadar doğrudur ki herkes hakikat tanıklığını sorgulamadan, söylemlere aldanıp bir yol tutar gider. Söylem ve eylem arasında bir mantık aranmaz. Aklı ve vicdanı olanlar ise ilmin mutlak doğrularını sadece ezberlenmiş sözlerde aramaz. Kendilerine söylenen sözleri delil edip dilde olanı değil hâldeki, yani tanıklıklardaki hakikati yine kendinde arar. Söz ve eylem mantığı böylece tamam olur. “Tecelliname” bütün tasavvuf, mezhep, felsefe ve din yollarının dahi incelemesi gereken önemli bir eserdir. İçinde bütün manevi âlemlerin şehadetlerini barındırmaktadır. Ruhun yükselme makamlarındaki şehadetinin anlatılması, kendini tanımak isteyenlere önemli ibretler sunmaktadır. Bu tanıklıkların sadece birini ya da birkaçını madde ya da mana âleminde yaşayanlar dahi hakikat sırlarına vakıf olduklarını düşünürken, “Tecelliname” ruhun hem madde hem de mana âleminde derece derece makamlarını hangi ispatlarla yaşayacaklarını dile getirmektedir. Arayan için akıl ve vicdan meselesidir anlatılanlar. “Esfeli safilin” denilen, en aşağı mertebeden başlayan hakikati arayışın insanı kâmil/kulluk makamı arasındaki müthiş ve mucizevi seyrine ispatlarıyla hazır olun. “Tecelliname” bütün evrenin diline tercümandır… Bütün ruhların aradığı define haritasıdır.
Tanıtım Metni