Fransız yazar, şair, devrimci ve sürrealizm akımının önemli isimlerinden biri olan André Breton 1938 yılında geldiği Meksika’yı “Dünyanın en sürreal ülkesi” diye tanımlarken Salvador Dali, kısa bir süre kaldığı bu ülke için, “Meksika’ya bir daha gitmemin imkânı yok. Benim resimlerimden daha sürreal olan bir ülkeye tahammül edemem” diyor. Pablo Neruda ise gezmekten büyük keyif aldığım ve çok sevdiğim, benim en güzel coğrafyalarımdan biri olan Meksika’yı şöyle anlatıyor: “Çiçek veren kaktüsleri ve yılanlarıyla Meksika. Çiçek açan, dikenli Meksika. Kupkuru ve fırtınalarla dolu, renkleri, toprakları ve bitkileri olağanüstü Meksika, beni bütün büyüsüyle, ışığıyla sarıverdi… Meksika bir kırmızı ve firuze renkli pelerinler ülkesi. Meksika, çanak ve çömlekler, üzerinde arıların gezdiği meyveler ülkesi.” Büyük şairlerin biz sıradan insanlar yerine düşünme ve hissetme yetenekleri var. Pablo Neruda yaklaşık 80 yıl önce, benim Meksika’yla ilgili tüm düşünce ve hislerimi çok güzel bir şekilde ifade etmiş. Üstadın sözünün üzerine söz söylemek, kelime israfından başka bir şey değil. Öte yandan, gezi kitabı yazmak, seyahatin masa başında devam eden halidir. Meksika’yı gezmek de yazmak da benim için tutkulu bir aşk gibiydi. Her ikisinin de bitmesini hiç istemedim. Fazlı Bulut
Tanıtım Metni