15 Temmuz 2016 akşamı eve geldiğimde; sosyal ve ulusal medyada hızla yayılan, “Ankara ve İstanbul merkezli anormal bir durum ve hareketlilik olduğu”, ‘son dakika’ haberleriyle verilmeye başlanmıştı. Kısa süre içerisinde, Amerika/Washington adresli Dünya Siyonizm Merkezi’nin Türkiye ayağı olan “Zındıka Komitesi = Üst Akıl = Üst Yapı”nın emir ve komutasında, Fetullahçı Terör Örgütü’nün ‘altın vuruş’u yaptığı ortaya çıkmıştı. Şaşırmamıştım son yedi yılda sokaktaki insandan milletvekiline, işçisinden genel müdürüne, polisinden yetkili savcısına kadar her kesimden insana anlatmaya çalıştığım FE*TÖ, ‘yeni’ bir darbe girişimi başlatmıştı. Bu sefer sokağa çıkmayı başarmışlardı! İstanbul’da Boğaziçi Köprüsü tanklarla kapatılmış, Ankara’da TRT’ye yapılan baskınla Pensilvanya’da kaleme alınan ‘darbe bildirisi’ni okutmuşlardı! Fetullahçı Terör Örgütü, baronların izin ve yardımlarıyla tüm devlet kurumlarında olduğu gibi “Emniyet, Yargı, özelliklede TSK’da” kurum soruları verilerek 30 yılı aşkın sürede kadrolaşmıştı. Türkiye’nin 81 ilini aşacak boyutta tüm garnizonlarda komutan, komutan olunamayan yerlerde ikinci ve diğer alt kadrolarda artık varlardı! Ancak Allah’ı (c.c.), O’nu seven kullarını, “FE*TÖ’nün inlerine gireceğiz” diyen Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı, üç asırlık -şer- derin devlet oluşumu “ÜST YAPI”yı 2006 tarihinde Türkiye’den defeden ‘Yeni Türkiye’nin mimarlarını hesaba katmayı unutmuşlardı. 30 yılı aşkın derin ve ihanet soslu kadrolaşmaları 30 saat sürmemiş, generalleri etkisiz hale getirilirken işgal edilen garnizonlar, Türk insanının vergileriyle alınan uçak, tank, zıhlı araç ve gereçler, bunları kullanan kirli ellerden alınmaya başlanmıştı. Bu darbe girişimi FE*TÖ’nün aynı zamanda ‘silahlı örgüt’ olduğunu ispatlamıştır. 15 Temmuz FE*TÖ’cü Cunta Kalkışması, kuşkusuz Türk Tarihi’ndeki dönüm noktası olaylardan birisi olarak kayda geçmiştir. 27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980 darbelerinde yapılamayanlar yapılmıştı. Tüm Türkiye, Başkomutanının liderliğinde sokaklara çıkmış, tanklara ve kurşunlara kalkan olmuştur. Medya elinden geleni yapmış ihaneti halkımıza duyurmayı başarmıştır. FE*TÖ, 17/25 Aralık 2013 tarihinde Polis ve Yargı darbesi yapmak istemiş, öncekilerde olduğu gibi bunda da başarılı olamamıştı. O dönem Fetullahçı Terör Örgütünün arka bahçesi konumunda olan Emniyet Teşkilatı, -bu darbe girişiminde- Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki vatan evlatlarıyla ele ele, omuz omuza vermiş, Türkiye’yi bir maceradan kurtarmıştır. FE*TÖ ve uzantılarının tüm devlet kurumlarından temizlenmesi şartıyla; milletimizin ayakları üzerinde duracağı, bölgesinin ve İslam âleminin dertlerine derman olacağı, “Dünya beşten büyüktür” çıkışının hayata geçeceği, okyanusların aşılıp şimdilik Kaf Dağı’nın ötesi olarak görülen hayallerdeki burç ve kalelere Türk Bayrağı’nın dikileceği günlerin başladığını müjdelemek isterim. 15 Temmuz 2016’dan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. İnsanımızın hasreti olan Başkanlık sistemine geçilecek, Türk dünyası başta olmak üzere İslam ülkeleriyle bir ve beraber olunacak, değil bölgemizin dünyanın dört bir tarafındaki mazlum ve mahkûm halkların seslerine cevap verilecektir. “Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek isterler. Kâfirler istemese de Allah nurunu mutlaka tamamlayacaktır.” Tevbe Suresi, 32.
Tanıtım Metni